Haber Odasından Veri Gazeteciliği “Tarifi” #4: (Çeviri) Mülteci Akınlarını Haritalamak

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Batı medyasında verileştirilen haberler genellikle; Rusya’dan Batı’ya aktarılan enerji hatları, mülteci akınları, yaptırımlar, çatışmalar ve ülkelerin asker ve silah güçleri çerçevesinde sunuldu. Bu haberlerin içerisinde mülteci akınlarına dair görselleştirmeler çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. The Economist’in mail bülteninde okuduğum, derginin veri gazeteciliği birimi yöneticisi Alex Selby Boothroyd’un konuya dair, haber odasındaki süreci de aktardığı yazısını kendisinin de izniyle Haber Odasından Veri Gazeteciliği “Tarifi” serisine eklemek istedim:

Geçtiğimiz perşembe günü, savaşın üzerinden henüz bir hafta geçmişken 1 milyonu aşkın kişi Ukrayna’dan komşu ve çevre ülkelere kaçmak zorunda kaldı. Günlük yayımladığımız grafiklerin birinde mültecilerin hangi ülkelere sığındıklarını göstermek istedik ancak kısa sürede bu tür verileri görselleştirmenin zorluklarını fark ettik. Savaşın insani yönü sizce en iyi nasıl gösterilir?

Bazı haber kuruluşları, kaç kişinin hangi bölgelere gittiğini göstermek için çeşitli boyutlarda oklar kullanarak bir akış haritası oluşturmak üzerinde karar kıldılar. Ancak bu seçenek birkaç sorunu gün yüzüne çıkardı. Örneğin, görselleştirmenin önemli bir parçası koyu oklar ülkeler arası sınırların üzerini kapattı.

BBC, Bloomberg ve New York Times’tan benzer bir yaklaşım

BBC’nin haritasında yer alan bir kusur, diğer ülkelere göç eden insanların sayısını anlamayı zorlaştırmasıdır. Ama bu tasarım gereği olabilir. Hem Bloomberg’ün hem de New York Times’ın haritasında “daha az” veya “en azından” gibi ifadeler kullanıldı. Bu durumun, haritalar yapılırken kesin sayıların bilinmemesi ve elbette sayıların hızla değişmesinden kaynaklanması oldukça muhtemel. Ancak tüm bu haritaların temel eleştirisi, University College London’dan James Cheshire’ın da Twitter’da değindiği gibi, okların mültecileri işgalci bir ordu gibi göstermesidir. Bir bilimsel makalede bile bu tür oklar “propaganda haritacılığının yabancı düşmanı geleneği” olarak adlandırdı. Avrupa Sınır ve Sahil Güvenliği’nden alınan soldaki haritada yer alan, 2017’de mültecilerin “yasadışı sınır geçişleri” ile Avrupa’ya gelişini gösteren tehditkâr kırmızı okları, yakın zamanda Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra yaptığımız sağdaki harita ile karşılaştırın.

Solda: Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Teşkilatı’nın “yasadışı sınır geçişlerini” gösteren bir harita. Sağda: Vladimir Putin’in işgalini gösteren haritamız

Oklardan kaçınmaya karar verdik. Fakat mültecilere dair verileri göstermenin en iyi yolu nedir? İlk önerilerden biri çeşitli boyutlarda dairelerdi. İnsan gözü, daire alanını çizgi uzunlukları kadar net bir şekilde algılayamasa da özellikle ilişkili sayılar eklendiğinde birbirine yakın boyutları aktarmak yine de etkili olabilir. Bu geçmişte de kullandığımız bir yaklaşımdı, örneğin 2015’ten bu görselde olduğu gibi:

Suriye’de savaştan kaçan insan sayılarını görselleştirdik

Çok sayıda yolculuk yapılan ülke olduğunda özet bir sunum yapmak haritadan daha verimli olur. Bununla birlikte Rus işgalinin bu aşamasında, elimizde sadece az sayıda hedef ülke ve oralara giden Ukraynalı mülteci sayıları vardı. Bu yüzden hedef ülkelerin üzerinde büyük dairelerle belirtildiği bir haritaya başvurmak arka plan için hâlâ iyi bir seçenek gibi görünüyordu.

Bu bağlamda daire, çizgi veya dikdörtgen kullanmanın dezavantajı, bu şekillerin evlerinden kaçan bir milyon kişiyi temsil ettiği gerçeğini gözden kaçırmanızdır. Tartışmamız sırasında ortaya çıkan bir fikir, verileri insanileştirmek adına insan şeklinde izotipleri (küçük görsel formlar) kullanmaktı. Belarus’a hareket eden birkaç yüz mülteciden, Polonya’ya göçen yarım milyonu aşan mülteciye oluşan değer aralığı; örneğin 100 kişiyi temsil etmek için tek bir figür kullanmanın hiçbir yolu olmadığı anlamına geliyordu. Ancak bu fikirden bir şeyler çıkabileceğini düşündük. Görseller ile ilgilenen veri gazetecilerimizden Elizabeth Lees, birkaç saatini çeşitli formüllerle denemeler yaparak geçirdi:

Birkaç tekrardan sonra bir tasarıma karar verdik

Öğleden sonra, tartıştığımız her şeyi zarif bir şekilde içeren bu görsel ortaya çıktı:

Son grafik

Deneyim, bir projenin başlangıcında veri görselleştirmeye yönelik farklı fikirleri ve yaklaşımları tartışmanın avantajlarını vurgular. Ayrıca, veri topluluğunda meydana gelen gelişmelere ayak uydurmanın ve onlardan öğrenmenin faydasını da gösterir.

Alex Selby Boothroyd
The Economist Veri Gazeteciliği Yöneticisi

Yorum bırakın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s